“Firavunun Laneti” hikayeleri gerçek mi?
Firavun Tutankamon’un mezarının keşfi, 20’inci yüzyılın en büyük arkeolojik keşiflerinden biri olmasının yanı sıra en büyük efsane kaynaklarından da biri. Bu mezarın açılışı ve özellikle bu arkeolojik çalışmanın sponsoru Lord Carnarvon’un mezara girdikten sadece birkaç ay sonra hayatını kaybetmesi, pek çok efsane, film ve teorinin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Ancak bu şüpheli zamanlamanın dışında, Lord Carnarvon’un ölümünü mezarın keşfine bağlayan hiçbir kanıt bulunmuyor. Örneğin kesif seferinin lideri Howard Carter, mezardan mumyayı çıkarmasının ardından 17 yıl daha yaşadı.
Lord Carnarvon, mezar açılmadan önce de yıllardır tekrar eden akciğer enfeksiyonları yaşıyordu. Bu yüzden bir mumya lanetinden ziyade, 1903 yılında geçirdiği araba kazasından sonra peşini bırakmayan hastalıklarla ve son olarak sivrisinek kaynaklı bir enfeksiyon sonucu kan zehirlenmesinden Mayıs 1923’te hayatını kaybettiği söylenebilir.
Ancak Carnarvon’un Tutankamon’un keşfi hakkındaki tüm yayın haklarını Times of London’a satmış olması kendi kendine sebep olduğu bir lanet olabilir. Carnarvon’un ölümünün ardından Dünya’nın her yanındaki gazeteler bu konu hakkında kendi teorilerini yayınlamaya başladı. Pek çok gazete, aslında mezarda yazılı olmayan uyarıların olduğunu söyledi ve pek çoğu farklı Mısır efsanelerinin bozulmuş versiyonlarını bu hikayeye eklemeye başladı. Bunların arasında bazı diğer Mısır mezarlarında yer alan lanetler de bulunuyordu. Ancak Mısır firavunlarının mezarları Piramit Yazıtları olarak bilinen iorumalara sahip olduğu için, bu mezarlarda ek lanetlerin bulunması gerekmiyordu. Ancak bütün kanıtlara rağmen lanetlere yönelik efsaneler son bulmadı ve pek çok farklı formda karşımıza çıkmaya devam etti.
Yine de, antik mezarlara yönelik yapılan araştırmalar, gizemli lanetler olmasa da mantarların, küflerin ve diğer mikropların mezarları açanlar için potansiyel olarak tehlikeli olabileceğini söylüyor.